İnsanlar zaman zaman bulundukları konumdan, işinden, eşinden, dostundan kısacası yaşamdan bunalabilirler, sıkılabilirler ya. İşte öyle birgün internette dolaşırken bir videoya rastladım. Genelde hüzünlü hele içinde çocuk olan videolara etkilenirim diye bakmam ama bu sefer oradaki çocuğun çok masum, duygu yüklü bakışları beni içine çekti dayanamayıp izledim ve yanaklarımdan süzülen yaşlara engel olamadan bir kez bir kez daha. Sonra iki üç gün geçti aradan ama ben unutamadım seyrettiklerimi ve herkese anlatmaya başladım videodaki çocuğu bulmam gerektiğini biliyordum.. Araştırdım ve bugün çok sevdiğim Ahmetcan ile Karaoğlan ailesini tanıdım. Onların mücadelesini, azmini, inancını, sabrını, güçlü duruşlarını, birlik oluşlarını görmekle kalmayıp yüreğimde hissettim ve bir daha da kopamadım. Anladım ki yaşamamızda dert edindiğimiz pekçok şey palavra, sıkılmak lüks, hatta ufak tefek rahatsızlıklarımızı bile söylemek şımarıklık. Ben kendim adına çok şey öğrendim Ahmetcan ve ailesinden. Umutsuzluklardan umutlanmayı, inanmanın, güvenmenin başarmanın yarısı olduğunu, gündelik yaşamda kanıksadığımız, normal kabul ettiğimiz bazı şeylerin aslında ne kadar da mükemmel olduğunu.. Biliyorum hasta ve başka nedenlerle acı çeken çok çocuğumuz var. Herbiri ayrı değer. Onlar bizim herşeyimiz, geleceğimiz, umudumuz.. Onlara bir nebze dokunabilmek hiç dokunamamaktan iyidir. Tüm çocuklarımızın çocukluklarını yaşaması en büyük dileğim. Siz de içinizdeki çocuğu hissedin ve hiç kaybetmeyin, sevgiyle, güzelliklerle kalın..